“Bu Ümmet’in Asiyeleri-Mülk Allah’ındır Kampı” Trabzon’da Yapıldı

Sosyal Doku Vakfı-Hanımlar Bölümünde yıllardır devam eden Ramazan kamplarımızın bu yılki durağı yine Trabzon’du. Bu yıl Mülk Allah’ındır kanunu ile beraber yola çıktığımız doksan kardeşimizle birlikte, aynı davanın gölgesinde, Ramazan’ın bereketinde ve Karadeniz’in muhteşem yeşilliğinde her birimizin hayatında yeni bir dönüm noktası olan yirmi günü geride bıraktık.

Trabzon’un Hayrat ilçesine bağlı Hamzalı Köyünde bulunan Hamzalı Kız Kursu’nun misafiriydik üç hafta boyunca. Haftalar öncesinde planlamış, yine haftalar öncesinden ders programı hazırlanmış bu kamp ile öncelikli hedefimiz Mülk Suresi idi. Ardından bir ‘Müslüman Kadının Şahsiyeti’ni oluşturan temelleri inşa edebilmek, Ümmeti Muhammed’in içerisindeki önder şahsiyetlerden beslenerek önümüze koyduğumuz profili genişletebilmek, farklı konularda yapılan seminerlerle beraber zihinlerdeki ufku genişletmek ve en önemlisi Kur’an-ı Kerim hatimleriyle beraber Ramazan’ın manevi iklimindeki oksijeni soluyabilmekti…

Ramazan ayının iki gün evvelinde farklı gruplar halinde yaptığımız uçak seyahatiyle başladı yolculuğumuz. Ardından da Ramazan’ın biri ile de programa “bismillah” demiş olduk. Asiyeliğin bir bedel istediğinin farkında olan bütün kardeşlerimiz ile beraber yaptığımız açılış toplantısıyla yeniden bu kamp ile hedeflediklerimizi, yapacaklarımızı, ders programımızı ve vakıf olarak prensiplerimizi tekrardan kardeşlerimize hatırlatmış olduk.

Yirmi gün boyunca sahurda, iftarda, ders anında ya da ders aralarında, kısacası ver vakitte, ayrı ayrı dersler bulduk kendimize.

En başta Mülk Suresi ile beraber kimin mülkünde kime hizmet etmeye çalıştığımızı idrak ettik. Kendi küçüklüğümüzü, içimizde yatan acizliği… Bunun tam karşısında duran o büyük otoriteyi, Mülkün asıl sahibini… İnsanları çağırmak için hazırlandığımız Rabb’imizin kudretini hatırladık; dua ve tevekkül ile O’ndan isteyebileceklerimizi, bize açtığı ufku, önümüzdeki sınırları kaldıran bir Rabbimiz olduğunun idrakine eriştik.

Yine önder şahsiyetlere ayırdığımız günlerde o şahsiyetlerin Rabb’imizin mülkünde yaptıkları, bize yapabileceklerimiz yönünde ışık tuttu. Mustafa Sabri Efendi’de de Hasan el-Benna’da da Zeynep Gazali’de de 20. Yüzyılın bıraktığı izler, 21. Yüzyıla kazıyabileceklerimiz için bize gösterge oldu. Ama en önemlisi Ömer bin Abdülaziz rahmetullahi aleyhin dönem olarak ashabı kirama yakınlığı, tarihi süreci, şahit olduğu kıyımları düşünüp de adeta akan suyun tersine ilerleyen bu şahsiyeti, bugün yeniden canlandırmanın arzusunu kuşandık her birimiz.

“Seminer Serisi” günleri ile de “Aklın Gelgitleri” ya da “Şeytanın Hileleri” gibi konularla özellikle de asrımızda Hak-batıl mücadelesindeki en önemli güç unsurları üzerinden tahlil yapabilme imkânı yakaladık. Ki, şeytanın bir hile noktası olarak değerlendirdiği aklın, çağdaş akımlar içerisinde küfre nasıl malzeme yapılabildiği ve Allah’ın mülkünde kullanılabilirliği de teşhis konularımız arasında yerini aldı.

Belki de kampımız boyunca bizim, içinde kendimizi kaybettiğimiz bereketin bir sebebi de indirdiğimiz hatimlerdi. Her güne özel olarak tahsis edilen hatim saatlerinde indirdiğimiz toplamda altmıştan fazla hatim ile Ramazan ayının manevi atmosferini de hissetmiş olduk. Tabi ki hatimle beraber kıldığımız teravih namazı ya da beraber eğildiğimiz her bir secde bu atmosferin bizde bıraktığı etkiyi daha da derinleştirmiş oldu.

Her gün özel olarak belirlenen “Kamp Günlüğü” saatleri ile her birimiz ayrı ayrı o günün muhasebesini yapma, gittikçe genişleyen ufku görebilme ya da bundan sonra izleyebileceğimiz yolları daha net çizebilme fırsatı yakaladık.

Kampımızın nihayetinde ise Nureddin Hocamızla yaptığımız iki farklı oturumla, kampın özetini tekrar yaşamış olduk. Hocamızın sözlerinde belki de bizim için en önemli nokta, bu heyecanın kısa sürmemesi gerektiğiyle ilgiliydi; öyle ki verilen her bir karar karşısında şeytanın da daha büyük kararlar aldığını, bize karşı daha fazla donandığını hatırlamamız için önemliydi.

Yaşadığımız her an, soluduğumuz her atmosfer, duydukça gözümüzde küçülen dünya bizden sonra nesillere de ulaşsın diye önümüze çizdiğimiz ilk plan; bu yirmi günlük zaman dilimini ebedileştirmek adına “Mülk Allah’ındır” kampımızı anlatan bir kitapçık hazırlamak.

Biz niyetimizi aldık… Bundan sonra hedef; atacağımız her adımda, yapacağımız her planda, tuttuğumuz her notta, konuştuğumuz her lisanda O’nun Mülkünde O’na çağırmak olacak biiznillah.