Üniversite,Aile ve Başörtüsü Tercihindeki Genç Kıza Mektup

SORU:

Selamun aleykum hocam sizin bir fetvanızda bir kardeşe hiç kimseyi bulamıyorsanız sıkıntınızı bize yazabilirsiniz demenizden cesaret alarak yazıyorum. Ankara üniversitesinde okuyorum. Bilindiği gibi başörtüsünde en sert olan üniversite aynı zamanda Müslümanlara tahammülün en az olduğu üniversitedir. Okulda ikinci senem ama birinci sınıftayım hala sebebi okulun bulunduğu ortam ve başımı açmak istememem. Geçen sene okula devam etmedim tabi ailem bunu kabullenmedi. Bu açıdan çok sıkıntı yaşadım. Bu sırada giyimimi değiştirdim önceden uzun tunik altına bol eşortman giyerdim. Şimdi ferace ve omuzlarımı örtecek şekilde başörtü takıyorum. Çarşafa alternatif diyorlar (ne kadar doğru bilmiyorum ama) bakınca çarşaf gibi durduğu için. Bu halime annem babam çok tepki gösterdi çok ağır laflar ettiler bana ablamı örnek gösterdiler. Vücudunu çok teşhir etmeyecek şekilde etek üstüne tunik giyer Ama çok renklidir. Yanlış mı yaptım diye düşünmedi değilim hala da bilmiyorum. Okulların 2.sezonlarının başlamasından evvel okula başörtüsü ile girmeye çalışmaya başladım. Gerekli makamlara dilekçeler gönderdim okulun kapısını aşındırdım. Bu süreçte sivil toplum
kuruluşlarından(ihh,mazlumder,ilkder vs) tanıdığım insanların maddi ve manevi desteği sayesinde şimdi elhamdülillah okula girebiliyorum. Yine aynı süreçte ailemin özellikle annem ve babamın büyük tepkisini aldım. Babam okulu nasıl bitirmem gerekiyorsa öyle girmem gerektiğini başımı açıp kıyafetlerimi düzeltmem gerektiğini söylüyordu bir süre evden dışarı çıkmamı yasakladı. Bu süreçte maalesef ki ailemin sisteme nasıl köle olduğunu gördüm. Müslüman olmalarını kendilerine güç kaynağı yapamadıklarını kendilerini ezik hissetmelerine sebep olduğunu,parayı yegane güç kaynağı kabul ettiklerini vs.. o zaman kimse bana inanmamıştı desteklerini beklemiyordum ama bana ekstra zorluklar çıkarttılar. Bir akşam babam yine bana yüklendi ben tamam pes dedim. Artık çok yorulmuştum. Ama yine de başımı açmayı düşünmüyordum peruk takacaktım. Ertesi gün okulda konuyla alakalı görüşmem vardı ve artık girebileceğimi söylediler. Böylelikle girmeye başladım elhamdülillah. Bu süreçten önce derneklerde(öz. agd ve ihh) görevlerim vardı artık yapmama izin yok bu süreç içersinde yasak geldi. Özellikle yetimlerle haftalık ders yapıyordum artık devam edemiyorum. Bu açıdan kendimi sorumlu hissediyorum. Ve şimdi kendimi çok işe yaramaz hissediyorum. Sadece okula git ve gel ümmete bir faydam yok işin kötüsü bu halde kendime de bir yarar sağlayamıyorum. Hayatımda bir düzen yok beni bir şeyler yapmaya itecek sebepler elimden alındı. Uyuşuk bir yaşam sürüyorum şu aralar. Bu halimden uğraş versem de kurtulamıyorum. Tek yapacağım şey ders çalışmak onunda hakkını veremiyorum. Sizin söyleyeceklerinize kıymet veriyorum size nasıl ulaşacağımı bilmediğim için buradan yazdım. Kusuruma bakmayın. Allah’a emanet olun.

CEVAP:

Selamünaleyküm.
Henüz gençsiniz; hayatı çok dar bir açıdan izleyebiliyorsunuz. İleriki yıllarda göreceksiniz ki, hayat olduğu gibi imtihandır. Çocukken bir çeşit, gençken bir çeşit ve ileriki yaşlarda bir çeşit imtihanımız vardır. Ne yazık ki bir sonraki kademeye geçmeden içinde bulunduğumuz dönemin kıymetini de bilemiyoruz, ne yapacağımızı da kestiremiyoruz.
Şu ülkede yaşayan milyonlarca gencin, şöyle veya böyle size benzer sıkıntıları muhakkak vardır. Kimi kendini haramlara vererek, kimi de insanlığından tavizler vererek içinde bulunduğu durumu unutmuş görünmektedir. Biz ise, ahiret uğruna meşakkate katlanmaya razı olduk da Rabbimiz bize mü’min muamelesi yaptı.Bu muamelenin en tabii sonuçlarından biri de bedeli ödenmiş bir hayat yaşamaktır. Sıkıntısız, dertsiz bir hayat vaadi yoktur önümüzde.
Sizin anlamakta zorlandığınız şey, sıkıntının size en yakın olanlardan gelmiş olmasıdır. Bunun nesine şaşıyorsunuz? Peygamberler başta olmak üzere bütün Allah dostları benzer şeyler yaşamadılar mı? İbrahim aleyhisselamın babası kimdi? Peygamber aleyhisselam efendimizin amcaları kimdi? İyi düşündüğümüz takdirde göreceğiz ki, içeriden ve dışarıdan olduğu gibi sıkıntı ve dert içinde bir hayat yaşamaya mecburuz. Ama biz buna dert değil imtihan diyoruz.
Sizin her halükârda asla unutmamanız gereken çok önemli bir göreviniz vardır. Bunu bir kenara değil avucunuzun içine, gözünüzün ereceği her yere yazın: Anne babanızın gönlünü kırmanız, Allah’ın rızasını kaybetmeniz anlamına geliyor. Her ne kadar anne babanız size, Allah’ın emri dışında bir yöntem emrediyor olsa bile sizin onları incitmeden mü’min olarak yaşamanız gerekmektedir.
Eğer imtihanınız sizi, üniversiteyi terke yönlendirirse ona da hazır olmalısınız. Allah için olduktan sonra terk edemeyeceğiniz Mekke bile olmamalıdır.
Siz önce kendi durumunuzu rahatlatın; bu sizin Ümmet’e en büyük hayrınız olur. Ardından da ebeveyninizle sürtüşmeyeceğiniz şartları oluşturmaya çalışın.
Derslerinize çalışmanız en isabetli karar olur. Girdiğiniz süreci iyi bir şekilde tamamlamaya çalışın.
İbadetlerinizi aksatmayın.
Günlük Kur’an okumalarınız olsun; bir sayfa bile olsa okuyun.
‘Allah Rızası’ diye bir dert edinmişlerden kardeşleriniz bulunsun. Onlarla iletişiminizi sürdürün.
Kendinizi çok hırpalamayın; derin tefekkürlere dalmayın.
Evlilik için kendinizi ısındırmaya başlayın.
Bugün üzerinden hesap yapmayın. Hatta yarını bile hesaplamayın; ötelerin ötesini düşünün, günlerinizin size yetmediğini göreceksiniz. Kısa bantlar üzerinde yürürseniz yol çabuk biter, çabuk bunalırsınız.
Size dualar ediyorum. Sıhhat ve afiyet diliyorum.
Sabırlı olun, günler çabuk geçer, tatlı hatıralar geride kalır. Bırakın sizin de çocuklarınıza anlatacak hatıralarınız bulunsun.
Selamünaleyküm.

NUREDDİN YILDIZ