SİYER KAMPI

Sosyal Doku Vakfı bünyesinde eğitim alan 4. Dönem Mus’ab bin Umeyr Davetçi Okulu öğrencileri geçtiğimiz hafta Bolu Aladağ’da ikinci motivasyon kampını gerçekleştirdi.

Öğrencilerin kamp alanına ayak bastığı anda başlayan şiddetli kar yağışı; davetçiler için eğlenceli bir başlangıca vesile oldu. Her gün cemaatle ikame edilen sabah namazı ardından Kur’an tilavet edildi. Bolu’nun eşsiz tabiatında marşlar eşliğinde doğa yürüyüşü gerçekleştirilirken öğrenciler kar ile eğlenerek keyifli anlar geçirdi.

Davetçiler tarafından düzenlenen “Peygamberimizin Hayatından Kesitler’’ konulu tahlil programı yapıldı. Son derece verimli geçen tahlil programında öğrenciler Rasûlullah aleyhisselatu ve’sselam’ın hayatın her alanını kapsayan örnek davranışlarını ele aldılar.

Yine kamp programı içerisinde bulunan ‘’Hayat-üs Sahabe’’ dersleri, öğrencilere adeta Asr-ı Saadet’i hissettirdi. Bu programın ardından her akşama münhasır sosyal etkinlikler düzenlendi.

Düzenlenen münazaraların final günü olan üçüncü gün ‘’Davette üslup mu önemli, ilim mi?’’ konusunda gerçekleştirilen münazara kıyasıya mücadele içerisinde geçti.

Kampın ilk günü Abdulbaki Kömür hocamız tarafından ‘’Okumak’’ adlı bir seminer sunumu, ikinci gün Sosyal Doku Vakfı Başkanı Salih Beşir Hocamızın ‘’Bu Ümmet’’ adlı sunumu gerçekleştirildi.
Üçüncü gün ise Nureddin Yıldız Hocamız ile birlikte değerli hocalarımız Fahri Sevimli, Salih Eğridere, Yavuz Baysan; tecrübelerinden, hatıralarından ve imkânların inanmakla beraber geleceği şuurunda konuşmalar yaparak soru-cevap eşliğinde geleceğin davetçilerine ışık tuttular. Davetçi Okulu’nun eski mezunları da kampa katıldılar ve kampla ilgili değerlendirmelerde bulundular.

Son olarak Kampın dördüncü gününde ise Mahmut Bıyıklı hocamızın “Yedi Güzel Adam ve ERDEM BEYAZIT’’ konulu söyleşisi gerçekleşti.

Başladığı şekilde eğlenceli ve son derece verimli geçen kamp, davetçiler arasındaki muhabbeti pekiştirdi.

SEYYAH GEZİSİ

Sosyal Doku Musab bin Umeyr Davetçi Okulu 4. dönem öğrencileri ülkemizin farklı illerini görmek ve keşfetmek amacıyla altı gün süren bir gezi düzenledi.

Zorlu ve bir o kadar zevkli geçen yolculuk Davetçi Okulu öğrencilerinin elde ettikleri bilgileri pratiğe dökmeleri için uygun bir zemin oluşturdu.

Yoğun kar yağışı ve fırtınanın güçleştirdiği yolculuk öğrencilere yeni tecrübeler kazandırırken ileri ki zamanlarda yapmayı düşündükleri davet çalışmalarına fikir üretmesi açısından oldukça faydalı oldu.

Sabah namazının ardından Bayrampaşa’dan hareket eden kafilenin ilk durağı Sakarya/Akyazı oldu. Sakarya nehrinin denize döküldüğü noktada Sakarya şiirini okuyup Üstad Necip fazılı anan davetçiler; öğrencileri evine davet eden Yusuf Aksoy Amcanın köy insanımızın samimiyetinin ve cömertliğinin günümüzde hala diri olduğunu gösterdi.

İlk günün akşamında Karadeniz kıyısında bir liman şehri olan Zonguldak’a misafir olan davetçiler; Taşkömürü madenleri ile meşhur olan ilimize şu an müze olarak kullanılan, kurtuluş savaşında da sığınak olarak iş görmüş maden ocağını yerinde inceledi.

Zonguldak’tan ayrılan davetçilerin sonraki durağı Kastamonu’nun bozulmamış tarihi mekânlarının başında gelen Safranbolu oldu. Şehir insanını boğan, insan fıtratına aykırı modern apartmanlar ile bağdaşmayan, sade bir yapıya sahip çift katlı evleri ile klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan ve bölgede yetişen safran bitkisi ile de meşhur olan Safranbolu; davetçilere doğal bir nefes aldırdı.

Çetin kış şartları altında oldukça zorlu geçen uzun bir yolculuğun ardından Çorum’un İskilip ilçesine ulaşıldı. Zalimin karşısında dik duruşu ile her birimize örnek olan hocamızın yakın geçmişe kadar bir kabri dahi olmayan; İslam’ı yaşamak istediği için şehit edilen İskilipli Atıf Hoca Efendi’nin kabri ziyaret ettiler.

Ardından Sivas’a giden davetçiler; İl merkezinde bulunan ve Selçuklu eseri olan Ulu Camii’ni ziyaret ettiler. Bunun yanı sıra davetçiler, Ziya Bey Yazma Eserler Kütüphanesi Genel Müdürü Cemal Karaca’nın misafiri oldular. Oldukça sıcak bir karşılamanın ardından kütüphanedeki binlerce yıllık eserler gözlemlediler.

Kayseri ve Nevşehir Peri bacalarını gören davetçiler; gezinin beşinci günü dönüş yoluna geçtiler. Gittikleri her mekân gibi burada da gezi boyunca devam edilen hadis dersleri yaparken gezerken öğrendiler.

Yolculuk boyunca davetçiler kendi aralarında olan kardeşlik muhabbetini artırıp, kış şartları da olsa zorlukların insanı düşünmeye sevk ettiği ve bir araya getirdiğini idrak ettiler. Bu esnada davetçiler kendilerini misafir eden, bir nevi asrın ensarları konumunda olan ev sahiplerine muhacir oldular. Davetçiler gittikleri her mekânda Ümmeti Muhammed’in yeniden şehirlerimizde doğacağı, tarihi camilerin aslında tarihi eser olmaktan öte birer İslam yuvası olduğu ve bu camilerin hayatın tam merkezine oturtulmaları gerektiği şuuruna vardılar.