Salih Eğridere hocamızın anlatımıyla Ekim 2016’da Nas suresiyle başladığımız “30. Cüz Tefsir derslerini” 23 Mayıs 2017 tarihinde Buruç suresini işlediğimiz son dersle nihayetlendirdik.

30. Cüz Tefsir derslerinde, namazda, evde, çarşıda, okulda, iş yerinde, hayatımızın her yerinde ve her zaman okuyup durduğumuz ayetleri, farklı müfessirlerin tefsirleri ışığında tefekkür ettik, tedebbür ettik, anlamaya çalıştık. Rabbimizin ayetlerinin bugüne bakan yönlerini tespit edip hayatımızın daha fazla Kur’an merkezli olmasını hedefledik.

Kur’an-ı Kerim, üstüne düşünelim, kafa yoralım diye indirildi, diyerek yola koyulduğumuz derslerimizde Nas suresinden, Buruc suresine kadar olan surelerin ayetlerini anlamaya çalışırken kendimize dersler çıkardık.

Salih Eğridere hocamızın, vakfımızda programa katılan gençlere yaptığı dersleri; kimi zaman ayetlerin ihtiva ettiği konuyla alakalı diğer ayetleri ve hadisleri, talebe kardeşlerimizin araştırıp gelerek okuduğu; kimi zaman bol sorulu cevaplı yöntem izleyerek sürdürdük.

Derslerde, sıkıntılı zamanlarımızda Felak ve Nas sureleriyle Rabbimize sığınmamız gerektiğini; şeytanların cinlerden ibaret olmayıp yanı başımızdaki insanlardan da olabileceğini; kötülerden ve kötülüklerden Allah’a sığınırken şahsımızın da kendisinden Allah’a sığınılan biri haline gelmemesi için çalışmamız gerektiğini;

Bir işi başarınca akabinde Nasr suresini hatırlamamız ve böylece de tebriklere ve eğlencelere değil tesbihlere ve istiğfarlara koşmamız-sarılmamız gerektiğini; her müminin bir proje sahibi olması gerektiğini; bu projenin sonucunun Allah Teâlâ’ya bağlı olduğunu;

İslam’ın hem ibadet hem de insanlık demek olduğunu; insanlığa iyilik için çalışmak ve bu çalışmaya teşvik etmek gerektiğini;

Kıyametin kopma saatinin dehşeti,  mahşerin dehşetinden daha az olmasına rağmen Rabbimizin Karia suresinde bizi kıyametin kopma anındaki sahnelerle korkutmasındaki hikmetlerin üzerine düşünülüp tefekkür edilmesi gerektiğini;

Kadir gecesinin ihyasının sadece namaz kılmak ve Kur’an okumaya bağlı olmadığını; ana-babaya iyiliğin nafile ibadetlerden çok daha önemli ve sevaplı bir ibadet olup o gecede onları memnun edecek şeyler yapmaya çalışmamızın, insanların ıslahı için çalışmamızın, nafile ibadetlerden daha faziletli olup o gecede ıslaha dair şeyler yapmaya da gayret etmemiz gerektiğini; günahlardan kaçmanın, haramı terk etmenin, ibadet etmekten daha öncelikli olduğu için o gecede nasuh bir tevbe etmek ve günahları terk etmek gerektiğini;

Her zorlukla beraber iki kolaylığın olduğunu, bunun için çıkılan her kolaylıktan sonra vakit kaybetmeden yeni bir işe atılmamız gerektiğini ve her işimizde de Allah’a yönelmemiz, rağbet etmemiz gerektiğini;

İmanın bir iddia olduğunu, Allah’ın, bu iddiamızın ispatı için bizi mutlaka imtihan edeceğini; sırf “Rabbimiz Allah’tır!” dedikleri için ateşe atılan Ashab-ı Uhdud’un bütün müminlerin önünde çok büyük bir örnek olduğunu; Allah’ın zalimlerin cezasını kimi zaman bu dünyada vermeyip tamamen ahirete bıraktığını; müminlerin adeta Allah’ın işçileri olup onun yolunda her şeye rağmen canla başla çalışması gerektiğini hayatımıza pratik sonuçlar olarak idrak ettik.

Derslerin dönem arasına girmesiyle birlikte güz dönemi sosyal etkinlik çalışmalarını da tamamlamış olduk.